Hazret-i Peygamberin getirdiği hükümleri ve Kur`an`ın emirlerini kendi arzularına göre yorumlayan, az veya çok Sünnet yolundan sapan, bid`ata giren kimselerdir.Bid`at, Hz. Peygamber ve Sahâbe devrinde bulunmadığı halde, sonradan ortaya atılan ve dînin esaslarına zıd düşen, her türlü söz, düşünce ve işe denir. Ehl-i bid`ayı Peygamberimiz şiddetle kınamışlardır: "Sözlerin en hayırlısı Allah`ın Kitabı; yolların en hayırlısı da Muhammed`in (sav) yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlardır. Ve her sonradan uydurulan şey (bid`at) de delâlettir, sapıklıktır." İnançla ilgili olan bid`atlar, îtikadî bid`atlardır. Bunlar, îtikadî hususlarda Hz. Peygamberden sağlam bir şekilde nakledilen esaslara zıd düşen inançlardır. Mu`tezile, Cebriye gibi bâzı fırkaların inançları, bu kısma girer. İş ve amelle ilgili bid`atlere ise, amelî bid`at denir. Bazı şiîlerin, çıplak ayağa meshetmeleri gibi... Sünnet olan mesh ise, mestler üzerine meshetmektir. Dînin îtikadî ve amelî esaslarını doğrudan doğruya ilgilendirmeyen veya bu esaslara bir zıdlık ve aykırılık taşımayan yenilikler, sonradan ortaya çıkma şeyler, bid`attan sayılmazlar. Bid`atı ikiye ayırarak tasnif eden âlimler de vardır:
1. Bid`at-i hasene: İyi ve güzel bid`at, İslâmî esaslara zıd düşmeyen, yeni âdet ve fiiller... Meselâ, namazdan sonra tesbih kullanmak gibi.
2. Bid`at-ı seyyie: Kötü ve İslâm`a aykırı bid`at... Evliya türbelerine mum dikmek, mezarlıklardan medet ummak, vb. gibi şeyler. İtikadî bir mezheb olarak ehl-i bid`a ayrıca kendi arasında birçok kollara ayrılır ki, başlıcaları şunlardır:
1. Cebriye,
2. Mu`tezile,
3. Mürcie,
4. Haricîlik,
5. Şîa,
6. Vehhâbîlik. Ehl-i bid`anın bu temel mezheblerinin her biri de, kendi arasında pek çok fırkalara, gruplara ayrılırlar.